Melike AL


TÜRKİYE DAHA NELER GÖRECEK?

TÜRKİYE DAHA NELER GÖRECEK?


Cumhuriyet tarihi boyunca çok farklı korku aktörü gördük: Komünistler, bölücüler, solcular, dış güçler, Ermeniler, Aleviler... Şimdi yeni bir korku öznemiz var: LGBT'ler...

Hatırlayın, seçim gecesi, daha resmî sonuçlar açıklanmadan, Erdoğan, Kısıklı'daki evinin önünde ne demişti:"Bu CHP, bu HDP, bu İyi Parti, yanındaki ufaklıklar, bunlar LGBT'cidir. Peki AK Parti'ye LGBT sızabilir mi? Bizde aile kutsaldır." Memleketin yeni bir düşman edindiğini o konuşmadan anlamıştık.

"LGBT'ci'lik, kitlelere korku salan yeni tehdidin adıydı. O gece mesajı alan rejimin kolluk güçleri ve ideolojik aygıtları hemen harekete geçti.

İstanbul'da onur yürüyüşüne katılmak isteyenlere polis şiddetle müdahale etti. Cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptığı öne sürülen doktorlar hedefe kondu. Trol ordusu Kılıçdaroğlu'nun fahri LGBT üyesi yapıldığı iddiasını yeniden ısıtıp servis

etti. İçişleri Bakanı Soylu, zaten "LGBT içinde hayvanla insanın evlenmesi de var" diyerek çıtayı göklere çıkarmıştı. Ama bu topyekûn saldırı sonuç vermiş, Altılı Masa'nın ortak mutabakat metninde LGBT+ haklarına değinilmediği gibi, İstanbul Sözleşmesi'nden de hiç söz

edilmemişti.

İktidar medyası, aranan yeni düşmanı bulmuş olmanın hezeyanıyla bu kez milli voleybolcu Ebrar Karakurt'a saldırdı. Sporcunun cinsel tercihi sorgulandı, sergilendi, lanetlendi. Milli takıma yakışmadığı söylendi. Ancak bu kez iki engel çıktı:

Birincisi Ebrar milli takımın vazgeçilmez skorcusuydu. İkincisi kuru gürültüye pabuç bırakmayacak bir kişilikti. Hem vurduğu smaçlarla, hem attığı tweetlerle karşısındaki homofobik ittifakı gerilettiği gibi, toplumsal bir desteğe de kavuştu.

Sonunda milli voleybol takımının Avrupa Kupası'nı kaldırması ve Ebrar'ın gözyaşları içinde İstiklal Marşı okumasıyla, rejimin LGBT'den düşman yaratma kampanyası suya düşmüş oldu. Bir gün demokratik Türkiye'de "bireylerin devlet ve toplum karşısında cinsel kimlik hakkı” anayasaya girerse, o gün Ebrar Karakurt ismi saygıyla anılacaktı