oysa bu 5 yıl Erdoğan için Farklı geçecek intikam alma, dönemine gidik diyebiliriz.
Tele1 Televizyonu Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın tutuklanması, yeni Türkiye'yi tanıyan hiç kimseyi şaşırtmadı. Çünkü senaryo hiç değişmiyor: Önce trol ordusu harekete geçiriliyor. Sonra siyasi figürler devreye giriyor. Polis evi ya da ofisi basıyor. Laf olsun diye alınan ifadeden sonra savcı
tutuklama istiyor.
Hâkim de talimat doğrultusunda imzayı basıyor. Böylece bir gazeteci cezalandırılırken diğerlerine "susmazsanız sonunuz bu olur" mesajı verilmiş oluyor. Buraya kadar senaryo aynı olmakla birlikte yeni olan birkaç unsur da var: Birincisi, seçim sonrası bir yumuşama bekleyenlerin yanılmış olması... Tahmin ettiğimiz gibi, Erdoğan, seçim sonucunu bugüne kadar izlediği baskı politikasına onay olarak yorumladı.
Batı dünyasının da kendi çıkarının peşine düşmüş olmasından yararlanarak daha da sertleşme kararı aldı. Bu tutuklamayı yenilerinin izlemesi, muhalif kanalların sessizliğe itilmesi de sürpriz olmayacak. İkinci boyut, seçim öncesi muhalefet teymiş gibi yapan İYİ Parti'nin bu tabii iktidar lehine, muhalefet aleyhine... Ve nihayet, Erdoğan'ın kampanyanın son dakikasında montaj kasetle seçim kazanmasının bir kalıcı politikaya dönüşmekte olduğunu anlıyoruz.
Ordan burdan toparlanmış görüntüler ya da cımbızla biraraya getirilmiş görüşlerle hedef gösterme tutuklamada alenen iktidar safında yer alıp bizzat kışkırtma yapması... Bu da iktidar-muhalefet dengesinde kartların yeniden dağıtılmakta olduğuna işarettir. AKP dönemi alenen başladı. Hukukun genel ilkelerinin herkes için geçerli olması gerektiğini söyleyen bir Gazetecinin, Adliye'de bu kadar yalnız bırakılması, sorunun asıl yakıcı yanı...
Ana muhalefet partisi, kendi içindeki didişmeden başını kaldırıp bütün gücüyle orada olmalı, Merdan Yanardağ'ın yanında olduğunu göstermeliydi.
Tweet atıp kanala bağlanarak "Çok üzüldük" mesajı yayınlamanın hiçbir anlamı olmadığını anlamları biraz zaman alır ı bilinmez ama sıranın kendilerine geldiğinden emin olsalar iyi olur.
