Melike AL


LİNÇ KÜLTÜRÜ

LİNÇ KÜLTÜRÜ


Sporun her dalı aslında bir ouçyun eğlence kafa, dağıtma mutluluğun bir koludur. Fakat son yıllarda özellikle de maç karşılaşmaları tam bir düşmanlık simgesi halini aldı. Öyle ki, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın hakem Umut Meler'i yumruklaması giderek meşrulaştırılan linç kültürünün son ve en kaba örneklerinden biri... Linç, hukukun bittiği yerde başlar. Adaletin ortadan kalkması, bir “gücü gücü yetene" iklimi yarattı.

Kalabalıklar kendi mahkemelerini kurup ceza kesmeye ikna edilir. Biri, kalabalığa hedefi gösterir. Kalabalık, birden gözü dönmüş bir sürüye dönüşür ve avının peşine düşer. İlk yumruk, zembereği boşaltır ve cesaretlenen sürü, ava üşüşür. Burada da aynen öyle oldu.

Adaletin kalmadığı, şiddetin kutsandığı,

herkesin kendi hukukunu uyguladığı

günümüz ikliminde, kararları beğenilmeyen

hakem önce antrenör tarafından hedef

gösterildi, sonra iktidarın adamı olan

kulüp başkanı tarafından yumruklandı,

ardından da sürüye dönüşen kalabalık

tarafından tekmelendi.

Buradan sonra iki dinamik daha devreye girer: Kahramanlaştırma ve cezasızlık... Normal koşullarda derhal gözaltına alınması gereken saldırgan, hastaneye tedaviye götürüldü, çıkışta taraftarlarca kahramanlar gibi karşılandı. Türkiyeyi biraz tanıyan herkes iyi biliyor ki,

Erdoğan'ın ev sahipliğini yapmış, AKP'lı saldırgan uzun süre hapiste kalmayacak, göstermelik bir süre içerde dinlenip salıverilecektir.

Elbette bu bilgi, linç için sırada bekleyen kalabalıklara cesaret verecektir. Bu saldırıyı bir anlık öfkenin sonucu sananlar yanılıyor:Öyle olsa iktidar da hedef olabilirdi. Oysa linç, hemen her daim zayıfı, korumasızı, azınlığı hedef alır. Sürü, kime saldıracağını, kime saldırılmayacağını iyi bilir. İktidarın kanatları altında beslenir. Lincin kitabını yazmış Tanıl Bora'nın tabiriyle "linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır".

Her linçte biraz daha kaybediyoruz, medeniyetimizi, insanlığımızı, vicdanımızı…