Böylece, tüberküloz farkındalığının artırılması, tüberkülozu sona erdirmek amacıyla yapılan çalışmaların ivme kazanması amaçlanmıştır. önce halk arasında ince ağrı diye bilinen daha sonraları verem diye bilinen sağlıkta teknoloji ilerledikçe adının tüber küloz diye yaygınlaşması bilinmektedir.
Hastalığın sebebi “mycobacterium tuberculosis” isimli bir basildir. Vücutta hemen tüm organlarda hastalık yapabilse de en sık akciğer tüberkülozuna neden olur. Akciğer tüberkülozu yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle, sadece hastayı değil, tüm toplumu tehdit eden bir sağlık problemidir. Verem/tüberküloz (TB) hastalığı, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara yol açan, ölümcül seyreden, halk arasında ‘ince hastalık’ olarak tanınan bu hastalıkta, neden olan mikrop keşfedildikten sonra hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilaçlar bulunmuştur. Günümüzde tüberküloz hastalığı, tedavi edilebilir/önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir.
Dünya nüfusunun 4’te biri vücudunda verem mikrobunu taşımakta, Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Ülkemizde başarıyla yürütülen tüberküloz savaşı sonucu kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama %5 düşüş görülmektedir. Solunum yoluyla alınan verem mikrobu verem enfeksiyonuna yol açar. Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Enfekte olan kişilerin %5’i 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur, %5’inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, vücutta beklemekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar.
Başta akciğerlerde yerleşir, fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, kronik bir hastalıktır. Dolayısıyla en sık akciğerleri olmak üzere tüm organları (lenf bezleri, kemik, böbrek, beyin vb.) tutabilir. Tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık %5-15’i daha sonraki yıllarda verem hastası olur. Verem hastalığı gelişiminde riskli gruplar; 5 yaş altındaki çocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma ya da baş, boyun, akciğer kanseri olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ya da alkol kullananlardır. Belirtileri ise; en erken ve en sık belirtisi 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır.
Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Bu nedenle hastalar ve hasta temaslıları bulundukları ortamları sık sık havalandırmalıdır. Verem teşhisinde en önemli yöntem balgamda verem mikrobunun mikroskopla araştırılmasıdır. Balgamında mikrop görülen hastalar çevrelerindeki kişilere hastalığı bulaştırır. İlaçlarını düzenli kullanan hastalar başkalarına hastalık bulaştırmaz. Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar verem savaşı dispanserlerinde ücretsiz olarak verilmektedir.
Tüberküloz hastalığından korunmada, hastalığın erken tanısının konulması ve hasta kişilerin en kısa sürede etkili tedavisinin yapılması önemlidir. Bu nedenle 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı gibi şikayetleri olan vatandaşlarımızın tüberküloz açısından tetkik edilmesi için verem savaş dispanserine müracaat etmesi gerekmektedir.
Tüberkülozdan korunmanın en etkili yolu erken teşhis ve başarılı tedavidir.
HASTALIKTAN KORKMA GEÇ KALMAKTAN KORK!
Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü
"kral 71"
HABERİ HAZIRLAYAN SATI ÇETİNER