İtibarımızdır! dediğimiz Türk liramız, maalesef son 30 yılın en değersiz günlerini yaşamakta.
Her geçen gün bir öncekini aratıyor. Paramız adeta pula dönmüş ve gün geçtikte daha da fakirleşiyoruz. Öyle ki; vatandaşın sabah işe giderken 11 lira olarak gördüğü dolar kuru, akşam eve geldiğinde 13’e çıkıyor ve gün içinde kazandığı para bir anda yok oluyor. Hatta ertesi güne de borçlanarak uyanıyor. İnsanlar bugün aldığı bir ürünü yarın aynı fiyata bulamıyor.
Gezdiğimiz ilçelerde, ziyaret ettiğimiz köylerde gencinden yaşlısına, çiftçisinden esnafına toplumun her kesimi kötü yönetimden ve günden güne artan hayat pahalılığından şikayetçi. Vatandaş geçim ateşiyle yanarken, hükümet ise sorunları görmezden gelerek, hikayeler anlatmaya devam ediyor. Oysa ki;
Sarıoğlan’da siftah yapamayan pazarcıyı, Develi’de sattığı malı ertesi gün alamayan esnafı, Tomarza’da 80 bin liralık veresiye borcu olan marketi, Felahiye’de cebindeki 1.5 lirayı gösteren üniversite mezunu genci, İncesu’da kazandığı parayla bağkurunu bile ödeyemeyen çiçekçiyi ve daha nicelerini bu hale getiren siz değil misiniz?
‘’Verin yetkiyi, faizle enflasyonla mücadele nasıl olur gösterelim’’ diyen siz değil miydiniz?
‘’Ekonominin bir sorumlusu varsa oda benim’’ diyen siz değil miydiniz?
Değerli vatandaşlar;
Mevcut iktidarın iş bilmezliği ve beceriksiz ekonomi politikaları yüzünden ülkenin yarısı yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum oldu. Bugün neredeyse her hanemizde 1 işsiz vatandaşımız var. Bir çoğu da yardımlarla geçinmeye muhtaç durumda.
Resmi verilere göre geçen yıl 3.3 milyon hane devlet yardımıyla geçiniyorken; bir yılda bu sayı ikiye katlanarak 6.6 milyon haneye çıktı. Bu insanlar açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyorlar. 4 milyon kişi günde 16 liranın altında, 16 milyon kişi de günde 29 liranın altında gelirle yaşam savaşı veriyor. Yarısından fazlası faturalarını ödemekte zorlanıyor.
‘’Ekonominin kitabını yazdık’’ diyen zatı muhterem…İşte sizin yazdığınız ekonomi bu. Eserinizle gurur duyun…
Şunu unutmayın ki;
Vatandaşı yoksulluğa mahkum edip, saraylarda sefalar sürdüğünüzü bu millet unutmayacak,
Asgari ücretle geçim savaşı verenlere çay simit hesabı yapıp, 3-5 maaşları yediğinizi bu millet unutmayacak,
‘’Geçinemiyorum açım!’’ diyen vatandaşın tepesine attığınız çayı bu millet unutmayacak,
5 müteahhitin milyarlarca dolar vergi borcunu silerek, üniversiteli gençlerin kredi borcuna haciz gönderdiğinizi bu millet unutmayacak.
Artık miladınız doldu. Artık bu milletin yakasından düşme vaktiniz geldi.
Çırpınmanın, çamura yatmanın âlemi yok.
Milletimizin bu gidişe daha fazla tahammül edecek hali kalmadı.
Artık vakit, hesap vakti.
Artık vakit, seçim vakti.
Ve artık vakit, iyilerin vakti.
"SEBATİ ATAMAN
