“Şubat’tan daha iyi olacak.” dedikleri, Mart ayını geride bırakıyoruz. Ama maalesef, zamları, geçim darlığını, işsizliği, siftahsız kapanan dükkânları, toprağına küsen çiftçilerimizin dertlerini, bir türlü geride bırakamıyoruz. Maaşlar erimeye, paramız değer kaybetmeye aynen devam ediyor.
2007, 2011, 2015, hatta 2019 seçimlerindeki vaatlerini, yeniden vadedip, açılışı, yıllar önce yapılmış tesisleri, yeniden açarak, kendini, sözde icraat gösterileriyle oyalıyor.
Emeklilerimizin, memurlarımızın, esnafımızın çilesi, AK partinin gündemine bir türlü giremiyor.
Gençlerimiz, başka ülkelerin hayalini kurarken; doktorlarımız, başka ülkelerde gelecek ararken; tencere kaynatamayan anneler, çile çekerken; evladına harçlık veremeyen babalar, imkânsız ay sonu hesaplarına, mahkûm edilmişken; Ak Parti’nin liyakatsiz kadroları, 3 maaş, beş maaş, 10 maaş alıp, saraydaki sefalarını, alıştıkları lüks hayatı, aynen sürdürüyor.
Memleketimizin gençleri, KPSS’den yüksek puanlar alıp, dayısı olmadığı için, mülakatta elenirken; AK partinin kadroları, gördükleri her makamın, buldukları her maaşın üzerine, çekirge sürüsü gibi çöküveriyor.
Bu haksızlığa, bu adaletsizliğe, bu doymazlığa, çok uzun zamandır işaret ediyoruz. Ama nedense bu konuda, bu arkadaşların ağızlarını, bıçak açmıyor. Bize, hemen her konuda, yalan yanlış laf yetiştirmeye çalışıyorlar, ama bu konuya gelince, nedense tek bir iktidar mensubu, çıkıp da;
“Nerede o beş maaş alanlar, 10 maaş alanlar? Gösterin bakalım.” diyemiyor. Çünkü yaptıkları adaletsizliği, haksızlığı, en iyi onlar biliyor.
Maalesef oluyor. Maalesef yiyorlar.
Yarın yokmuş gibi, o sandık hiç gelmeyecekmiş gibi yiyorlar. “Aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar” yiyorlar. Gördükleri her makama çöküyor, buldukları her maaşı cebe indiriyor, milletimizin sıkıntılarını da, kendilerine zerre dert etmiyorlar.
Sıra millete gelince, “Kemerinizi sıkın” diyorlar. Hatta bir de utanmadan çıkıp, vatandaşa, “Manda Yuva yapmış Hurma dalına gördün mü” deyip sağlıklı yaşam tavsiyeleri veriyorlar.
İşte şifa kaynağının maliyeti; Manda yoğurdunun kilosu, 70 lira. 750 gramlık Medine hurması, 205 lira. Kestane balı, 250 lira. Yulaf ezmesinin yarım kilosu, 15 lira.
Peki, bu şifa, bir asgari ücretlinin hanesine nasıl girecek? Orası belli değil.
Belli olan ise şu dizelerde nasılda özetlenmiş…
“Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Varsın onlar, giderayak, kapış kapış, çanak çanak, yemeye devam etsinler. Varsın onlar, yarın yokmuşçasına, çalıp oynamaya devam etsinler. Sandıkta milletimizin elinden yiyecekleri, okkalı tokatla sarsılacakları, o kutlu güne çok az kaldı. Bu haram düzeninin bitmesine, Zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye uyanmamıza, çok az kaldı.
Hiç merak etmeyin, İYİ Parti iktidarına çok az kaldı!
"HABER MUHABİRİ ESENGÜL"
KRAL 71 GÖRDÜĞÜNÜ VE DUYDUĞUNU YAZAR