İYİ PARTİ TBMM GRUP BAŞKAN VEKİLİ, LÜTFÜ TÜRKKAN?IN BASIN AÇIKLAMASI (15 HAZİRAN 2021)

İYİ PARTİ TBMM GRUP BAŞKAN VEKİLİ,  LÜTFÜ TÜRKKAN?IN BASIN AÇIKLAMASI  (15 HAZİRAN 2021)

GEÇİŞTİRİLDİ DİYE SEVİNMEK YERİNE TÜRK MİLLETİNE BUNUN CEVABI VERİLMELİDİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi?ne katılmak için Belçika?nın başkenti Brüksel?deydi. Bu zirvede tüm Türkiye?nin aylardır merakla beklediği görüşme gerçekleşti. ABD Başkanı Biden ile görüştü Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu kritik toplantıda ABD'nin 'Ermeni soykırımı' kararının da ele alınması bekleniyordu. Toplantı öncesi "gündeme getireceğim" diyen Sayın Erdoğan'a görüşmeden sonra bu konu soruldu. Peki Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? "Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi" O zaman yaptığı açıklamada Biden?ı eleştirerek ?Acı olaylarla ilgili mesnetsiz, haksız, hakikatlere aykırı ifadeler kullanmıştır? diyen, Zirveye gitmeden hemen önce ?Böyle bir yaklaşımın içerisine girilmesi bizi rahatsız etmiştir, üzmüştür. Tabii bunu hatırlatmadan geçmek mümkün değildir? diyen Sayın Erdoğan, konuyla ilgili gazetecilerin sorduğu soruya ?Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi? cevabını verdi. Millet ondan ABD Başkanı?na ?Eyy Biden? demesini beklerken, tepkisini yüzüne karşı vermesini beklerken o ne yaptı? Bu konu gündeme gelmediği için hamdetti, yani şükretti. Bir gün önce 24 Nisan'ın hesabını soracağını anlatıyor. Bir gün sonra gündeme bile gelmediğine hamdediyor. Bunu nasıl izah edelim? ABD Başkanı Biden?ın attığı soykırım iftirası konusu ?Hamdolsun hiç gündeme gelmemiş? Geçiştirildi diye sevinmek yerine Türk Milletine bunun cevabı verilmelidir. Soykırım olarak resmen tanıdığını açıkladığı 1915 olaylarının hesabını Biden?dan soracağı beklenirken ?Hamdolsun gündeme gelmedi? diyor. Yani Biden?ın soykırımı kabul etmesini onaylıyor? Ne diyelim; nereden nereye? Ak Partili yetkililerin Biden Erdoğan görüşmesinden sonra attıkları mutluluk çığlıklarına bir anlam veremedik. Ben şimdi bu mutluluk çığlıklarının sebebini sormak istiyorum. 45 dakikalık bu görüşmede ne oldu? 24 Nisan?ın hesabını mı sorduk? Parasını verdiğimiz F-35?leri mi aldık? S-400?leri aktive mi ettik? PKK-PYD?ye terör örgütü mü dediler? Suriyelilerin geri dönüşünü mü konuştuk? ABD Afganistan?da bize diplomatik, lojistik ve mali destek vereceğini mi söyledi? Doğu Akdeniz?de sorun kalmadı mı? Yunanistan çöktüğü adalarımızı geri mi verdi? Neden mutluyuz? REZERVLER EKSİ 46?DAN EKSİ 56 MİLYAR DOLARA TIRMANIŞA GEÇTİ Brüksel?e hareket etmeden önce Sayın Erdoğan, Merkez Bankası?nın döviz rezervinin 100 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Sayın Erdoğan?a göre Merkez Bankası rezervleri düştüğü için zil takıp oynayanlar varmış. Niye sevinsin millet üzülüyor elem içerisinde. Başbakanlığı döneminde rezervler 135 milyar dolara kadar çıkmış. Bu tırmanışı devam ettirecekmiş. Öncelikle Sayın Erdoğan doğru söylüyor. Tırmanış var. Rezervler eksi 46 milyar dolardan eksi 56 milyar dolara tırmandı. Sayın Erdoğan Başbakanlığı döneminde rezervlerin 135 milyar dolara çıktığını söyledi. Ama Başbakanlık kurumunu lağvedip bu ucube sisteme geçtiğimizde Merkez Bankası?nın 128 Milyar dolarını kimin hortumladığını hala söylemedi. 128 Milyar dolarla hangi yandaş ve batık şirketlerin kurtarıldığını söylemedi. Söylesene Sayın Erdoğan. Geçen sonbaharda dövizimiz olmadığı için covid-19 aşısını bırak, grip aşısı bile ithal edemediğimizi söylesene. Üretim yerine tüketim ekonomisi yaratıp, sebze ? meyve ve eti bile ithal ettiğimizi, kasada para olmadığı için swap peşinde koştuğumuzu söylesene. Bir aylık vadelerle Türkiye?yi adeta Galata tefecilerinin eline düşmüş gibi faiz lobilerinin eline düşürdüğünüzü söylesene. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak giderken ?At izi it izine karıştı. Allah sonumuzu hayretsin? deyip kayıplara karışmıştı. Yedi ayı aşkın bir süre geçti üstünden. At it derken, ülke toz duman. Hala atın ve itin kim veya kimler olduğunu kamuoyu öğrenemedi. Kimin kim olduğunu açıklasanıza. Açıklayın ki 128 milyar doları kimler aldı, Merkez Bankası rezervlerini kimler eksi 56 milyar dolara düşürdü. Hep beraber öğrenelim. Sandık geldiğinde de hesap soralım. Kimin ne olduğunu bilelim ki milletin parasını hortumlayanlarla ahirette değil Yüce Türk mahkemelerinde hesaplaşalım. RTÜK ÜYE SEÇİMİNDE; İYİ PARTİNİN ÜYE SEÇİMİNİN ÖNÜNE GEÇİLİYOR RTÜK ile ilgili bir aydır bir tartışma var. İki temsilcinin bire ineceği İYİ Parti?ye de bir tane verileceği haberleri çıktı. Biz bu konunun takipçisi olduk RTÜK Üye seçiminde Meclis?in diğer yaptığı seçimlerde olduğu gibi Anayasanın ruhuna aykırı hareket edildiğini ifade etmek istiyorum. İYİ Parti?nin üye seçiminin önüne geçiliyor. Bu kurumlarda tüm siyasi parti gruplarının temsili demokrasinin ruhunun icabıdır. Sayın Meclis Başkanı?na bu konuda müracaat ettik dedi ki, bize hakkımız olan RTÜK Üyeliği ile ilgili düzenlemeyi yapın. Meclis Başkanı?nın verdiği cevap iç tüzük ve kanun bu işe cevaz vermiyor. Niye? Hesaplama yapılırken Meclis?teki milletvekili sayısına göre değil, Meclis?te grubu bulunan siyasi partilerin milletvekillerinin sayısının toplamına göre yapıldığını söylüyor. Oradan da bir yol çizmişler. Bağımsız olan veya grup kuramayan partilerin milletvekilleri ne iş yapıyor bunları biz milletvekili olarak kabul etmiyor muyuz? Eğer böyle bir kanun ve iç tüzük varsa bunun arkasına sığınıyor sanız bu anayasanın ruhuna aykırı. Yarın bu kanunla ilgili sizler aynı mecralarda aynı sıkıntılara düşeceksiniz. ZAFER HAVA İMANI KAMUNUN MİLYONLARINI YUTAN BÜYÜK BİR BATAKLIĞA DÖNÜŞTÜ Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan ve 2044 yılına kadar 1,5 milyona yakın yolcu garantisi verilen Zafer Havalimanı?ndan 5 ayda sadece 641 yolcu uçtu. Kamunun milyonlarını yutan büyük bir bataklığa dönüşen Zafer Havalimanı için alındığı açıklanan önlemlerle dört ayda 61 olan yolcu sayısı Mayıs ayının sonunda 641?e çıkartıla bildi.0Geriye kalan 6 ayda gereken yolcu sayısı 1 milyon 317 bin. Geriye kalan 1 milyon 499 bin 500 hayali yolcunun parasını biz ödeyeceğiz. Bu aslında garantili soygun projesi. BUNLAR BEŞLİ ÇETEYLE BERABER DEVLETE ÇÖKMÜŞLER. Garantili yolcu denen ama esasında garantili soygun projelerinden bir örnek daha veriyorum. Yolcu garantisi tutmayan Ankara yüksek hızlı tren garı için Cengiz-Kolin-Limak'a her yolcu için 1,5 dolar ödeniyor. Bu da milyonlarca doları ifade eden bir rakama ulaşıyor. Garantinin tutması durumunda bile her yolcu için 50 cent cebimizden ayrıca veriyoruz. Devlete soyma çetesi bunlar. Bunlar devleti yönetmiyorlar çeteler vasıtası ile devleti soyuyorlar. Bunlar beşli çeteyle beraber devlete çökmüşler, devletin hazinesine çökmüşler. Soyguna dönen Yap, İşlet, Devret projelerinden bir başka örnek daha vermek istiyorum. Osmangazi Köprüsü ve İzmir otoyolu maliyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı sitesinde 7,8 milyar dolar olarak gösteriliyor. İstanbul-İzmir otoyolu ve Osmangazi Köprüsü için maliyeti ilk ihalede 7 milyar dolar denilmişti. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan kurdele kesilirken maliyeti 11 milyar dolar olarak açıkladı. 4 milyar dolarlık artışın tek bir açıklaması var. İster soygun deyin, ister yolsuzluk, isterseniz hırsızlık deyin. Milletin cebinden 11 milyar doları çalmayı tarif etmeye benim terbiyem müsaade etmiyor. BUNLAR MİLLETİN DEĞİL, BEŞLİ ÇETENİN İKTİDARI Bir diğer soygun ise otoyol ve köprü geçiş ücretleri. Yerli ve milli olmakla övünenlere sormak istiyorum; Kendi ülkemizde İstanbul İzmir arası geçiş ücreti neden dolar üzerinden hesaplanıyor? İzmir?den İstanbul'a ya da İstanbul?dan İzmir'e gidiş tam 50 Dolar. Yani 425 TL. Gidiş dönüş ise tam 850 lira. Millet özel uçakla gitse bu kadar para ödemez bu mesafeye. Ben o yolu kullanmıyorum diyen vatandaşlarımız da bilsinler ki; siz kullanmasanız bile ödediğiniz vergilerle geçmeyen aracın ücretini de ödüyorsunuz. Yani Kars'taki Ahmet Amca da Konya'daki Halil Dayı da görmedikleri ve geçmedikleri köprü ve yola 850 lira ödüyorlar. Pandemide esnafa verilen sözde kira yardımı 500 lira. O esnafın vergiler yoluyla geçmediği köprü ve yola ödediği para 850 lira. Boşa demiyoruz. Bunlar Milletin değil, beşli çetenin iktidarı. "HABER EDİTÖRÜ MELİKE AL" (UNUTMAYIN GERÇEKLERİ BİZ YAZARIZ)

Başlık

13.4°