Tatlıoğlu, şu an itibarı ile sinova dışında herhangi bir aşı çalışmasının da olmadığını bununla
ilgili hızlı bir programın ilerlemesini beklediklerini işaret etti.
BU DİL YÖNETEMEMENİN DİLİDİR
Boğaziçi Üniversitesi?ndeki gelişmeleri değerlendiren Tatlıoğlu, ?Türkiye?nin hem ifade
hürriyetini sağlayan hem de manipülasyonu önleyen bir devlet sahip olmalıdır, devlet kendisine
yakışır işler yapmalıdır. Ama ne yazık ki baktığımızda bizzat devletin yakışır işler yapmakla
sorumlularının sadece kitlelerin tamamını terörist tanımlamasıyla olayı kapattırmaya
Türkiye?yi de susturmaya çalışmaktadır. Teröristin yeri sokakta değil ceza evidir. Bunu da
yapması gereken bizzat devlettir. Dün patatesçi soğancı teröristti, ondan önce muhalif partilere
oy verenler teröristti. Daha sonra marketçiler terörist şimdi de ifade hürriyetini kullanan
öğrencilerin tamamı için kullanılan bir kavram. Toplumsal bütünlük ve huzurlu bir ülke hele
yöneticiler için hiç de şık doğru ve nezaket içeren kavramlar değiller. Bu dil yönetememenin
dilidir. Bu dil Türkiye?ye hakim olamamanın, geçerli politikalar üretememenin ve ülkenin
geldiği noktada toplumsal karşılığı kaybetmenin getirdiği bir reaksiyon olarak yazıyoruz. Bunu
daha önce Sayın Erdoğan?dan görüyorduk. Bunu Meclis?te bütçe görüşmelerinde bakanlarda
gördük şimdi bakan yardımcılarında görüyoruz bürokratlarda görüyoruz. Türkiye?de
üniformasız paşalar 28 Şubat sürecini andırır şekilde seçilmişlere ve topluma atarlık yapmakta,
seçilmişlere yön vermeye akıl öğretmeye çalışmaktadır. Bu yeni bir vesayet şeklidir ve sarayı
bu oligarşik yapısı çerçevesinde Türkiye?yi getirdiği yer maalesef ne hukukunda, ne
ekonomisinde, ne eğitiminde, ne liyakatında hiçbir katkı sağlamadığı bir yerdir? dedi.
LİYAKATSIZ KADROLARIN VE HESAPSIZ POLİTİKALARIN MALİYETİNİ
ORTA VE DAR GELİRLİ KESİMLER ÇEKMEKTEDİR
TÜİK?in rakamlarına göre yüzde 14.97 enflasyonla OECD?nin en yüksek enflasyon rakamına
sahip olduğumuza dikkat çeken Tatlıoğlu, bunun bir rekor olduğunu söyledi ve şöyle devam
etti:
?TÜİK?e göre 14.97 akademik çalışma grubuna göre yüzde 36?lık bir enflasyonu sahiptir. BU
anlamda baktığımızda Türkiye?de bu enflasyon ne yazık ki OECD?de bizden sonra en yüksek
enflasyon yüzde 4.3 ile İzlanda?dadır. Bizden sonraki en fazla enflasyona sahip ülkeden dört
kat daha fazla bir enflasyona sahibiz. Neredeyse OECD ülkelerinin toplam enflasyonu kadar
bizim enflasyonumuz var. Türkiye şu an faiz şampiyonu bir ülkedir ve yine bizden sonraki en
yüksek faize sahip ülke Meksika?dır ve yüzde 4.4. Biz bizden sonra en yüksek faize sahip
ülkenin dört katı faiz oranına sahibiz. Liyakatsız kadroların ve hesapsız politikaların maliyetini
aziz milletimiz bilhassa orta ve dar gelirli kesimler çekmektedir. Nasıl çekmektedir? Yüksek
fazi ödeyerek. Bu faiz maliyeti girdilere ve enflasyona yansımaktadır. Emekli ve memurlar
kendi gelir gruplarına ait enflasyon yüzde 36?dır ve satın alma güçleri düşmüştür, ciddi anlamda
fakirleşme vardır. Esnafımız Anadolu Ajansı?nı Ankara?da Sitelere davet ediyor. Küçük sanayi
sitelerine davet ediyor, İstanbul?daki esnaf davet ediyor. Yine yandaş medya çok ilginçtir
2
çöpten nasıl sağlıklı gıda çıkarılır çok acıdır. Bir başka gazetemizin marketlerden almayın,
yemeyin ve içmeyin kampanyası başlatmış. Milyonlarca lira alarak televizyonlarda dini vaazlar
veren hocanın fakirlik övgüleri de bir başka dip not olarak bugünkü konjonktürün acı kırılma
noktası ve tarihe düşen not olarak karşımıza çıkmaktadır.
TÜRKİYE YÖNETİLEMİYOR
Kepenkleri kapalı olan esnaf dünyanın en yüksek faiz oranları ile borçlarını yenilemektedir. Bu
konuyu Anadolu Ajansının ve devletimizin televizyonlarının ve kanallarının gerçekten millete
hizmet yolunda dile getirmesini bekliyoruz. Döviz kurunu tutamıyoruz Merkez Bankası
rezervlerini eritelim, enflasyon tutamıyoruz faiz oranlarını yükseltelim, bütçeyi finanse
edemiyoruz ihtiyaç akçesini hazineye devredelim, kaynak aktaramıyoruz Türkiye Varlık
Fonunun kuralım ve istediğimiz gibi kullanalım. Bu Türkiye?nin yanlış yönetildiğini
göstermiyor Türkiye?nin yönetilemediğini gösteriyor. Türkiye?nin hızla kendini
toparlayabileceğine ve ekonomisini, hukukunu eğitimini çok çabuk güncelleyebileceğini ve
kısa sürede bir coşkuya kavuşacağına inanıyoruz bunun için tek şey siyasal iklimin değişmesi
ve partilisi cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesidir.
Türkiye Ak Parti iktidarı döneminde üç büyük tren kazası yaşadı 22 Temmuz 2004?de
Pamukova?da 8 Temmuz 2018?de Çorlu?da ve 13 aralık 2018?de Ankara?da ve Pamukova?da
41 vatandaşımız hayatını kaybetti, Çorlu?da 25 vatandaşımız hayatını kaybetti, Ankara?da 9
vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu üç kazadan da sorumluluğu üzerine alan bir tek siyasi
çıkmadı, bir tek bürokrat çıkmadı. Bu kazalardan sadece Pamukova kazasında birinci makinist
ve ikinci makinist hapis cezası yattı ve Devlet Demir Yollarının Genel Müdür için soruşturma
talebi reddedildi Sayın Genel Müdür?de bugün parlamentomuzda yer almakta. Bütün bunlardan
sonra bu olayları araştıran bir gazeteci 40 bin liralık bir cezaya çarptırıldı. Cezanın ne olduğunu
tartışmıyoruz, milletin üzerindeki maliyetleri siyasetin sorumsuzluğunu millete acıma
duygusunun bittiğini ve oligarşik yapının konforlu düzene devam ettiğini görüyoruz. Biz
milletle iç içe olmaya devam edeceğiz ülkenin siyasal iklim değişikliğini sağlayacağımıza
inanıyoruz.?
"HABER EDİTÖRÜ DEMET CENGİZ"
(GERÇEKLERİ BİZ YAZARIZ KRAL 71)