"ALDATILDIK" DİYEREK İŞİN İÇİNDEN SIYRILMAYA ÇALIŞTILAR
Değerli dava arkadaşlarım; ülkemiz 14 yıllık AKP iktidarı döneminde yönetilen yanlış politikalar yüzünden içeride ve dışarı kangren halini alan problemlerle karşı karşıyadır.
Ekonomi çökmüş, işsizlik artmış, ülkenin birlik ve beraberliği büyük bir tahribata uğramış, komşularımızla sıfır sorun denilmesine rağmen neredeyse sorunsuz ülke ve komşumuz kalmamış, içeride patlayan bombalar yüzlerce insanımızın hayatına mal olmuş, Suriye?deki iç çatışmalar yüzünden milyonlarca mülteci yurdun dört bir yanına dağılmış, 14 yıllık AKP iktidarı döneminde, Gülen Cemaati, başta TSK olmak üzere, polis teşkilatında, yargı kurumlarında, Milli Eğitim?de, üniversitelerde, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında yuvalanma imkanı bulmuş, 15 Temmuz?da da bir darbe girişimiyle hükümeti ele geçirmek istemiştir.
Hükümletin birçok isim değişikliğinden sonra çözüm süreci adını verdiği PKK teröristleriyle görüşmeler yapması Oslo, Habur, Diyarbakır, İmranlı ve nihayet Dolma bahçe rezaletleri sonrasında ?aldatıldık? diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışması, ülkede PKK?lı teröristlerin şehir yapılanmasına, ülkeyi kan gölüne çeviren patlayıcı stok lamalarına yol açmış ve bunun sonucu pek çok vatandaşımızın ve güvenlik görevlimizin şehadetine sebep olunmuştur.
HDP VE PKK İLE YENİDEN MÜZAKERE UZAK BİR İHTİMAL DEĞİL
Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak, Yüksekova gibi beldelerimizde yuvalanan terör örgütlerine karşı verilen zorlu mücadele halen hafızalarımızdadır.
Hatırlayalım; PKK açılımı süresince idari federasyonun alt yapısını kuran büyük şehir yasasının, MHP?nin baskılarına rağmen çıkarıldığı bilinmektedir. Ve bunun zararları görülmüş ve yaşanmıştır.
AKP Başkanlık Anayasası?ndan her bahsettiğinde gündeme yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi gibi masum görülen bir başlık altında özerklik ve federasyona gidilebilecek bir başlığı da getirmektedir.
Özetle; daha birkaç yıl önce İmranlı?da Öcalan ile ortak Anayasa yazan bir partinin, bugün üniter ve milli devleti kabul ediyor görünse de, yarın Başkanlık sistemi kabul edildikten sonra ilk iş olarak HDP ve PKK ile yeni müzakere sürecini başlatması uzak bir ihtimal değildir.
"TÜRK MİLLETİ UNUTMAMIŞTIR!"
Çünkü İstiklal Harbimizin sonucunda kurulan aziz Cumhuriyetimiz'in hiçbir zaman benimsemeyen Türk milleti ve milli ün-iter devlet anlayışına karşı olan bir politik zihniyetin, Türkiyeyi hızla federasyona ve bölünmeye sürüklemeyeceğini kimse söyleyemez.
Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu beka savaşı verme durumunun sorumlusunun AKP hükumeti olması da bu inancımızın doğruluğunu göstermektedir. Ayrıca unutulmamalıdır ki; 2002?den bu yana AKP hükumeti parlamentodan istedikleri her türlü yasayı çıkarmışlardır. Öyleyse devletin yönetilmesinde parlamenter sistemin aksaklığı nedir ve Başkanlık ne için istenmektedir?
Görüldüğü gibi; aslında yönetimdeki zafiyetin parlamenter sistem olmadığı, aksine devleti yönetenlerin riyakar sahibi olup olmadığı bunda etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim AKP hükumetleri sürekli olarak kendilerinin aldatıldığını söyleyerek itirafta bulunmuştur. Onları PKK ve HDP aldatmıştır, Esad aldatmıştır, Fethullah Gülen cemaati aldatmıştır, ABD aldatmıştır.
Bütün bunlara karşılık, herhalde yüce Türk milleti Habur?u unutmamıştır.
Çözüm süreci ve bu sürecin neye mal olduğunu unutmamıştır.
PKK ile görüşmediklerini söyleyip, görüştüklerini itiraf ettiklerini unutmamıştır.
Bebek katili Abdullah Öcalan?la nasıl ittifak halinde olduklarını unutmamıştır.
HDP?lilerle Dolma bahçe görüşmelerini unutmamıştır.
Diyarbakır?da Şiven Per ver, Barzani ve diğer PKK?lılarla el ele, gözyaşları içinde ?megri megri? diye şarkı söylediklerini unutmamıştır.
"MİLLİYETÇİLİĞİ AYAKLAR ALTINA ALDIK" DİYENLERİ...
PKK?lılar için Valilere ?görmezden gelin? dediklerini unutmamıştır.
PYD?ye yardım için Türk topraklarını peşmergeye açtıklarını unutmamıştır.
Cemaate, onun başına övgüler yağdırdıklarını, ?ne istediniz de vermedik?? dediklerini asla unutmamıştır.
FETÖ?nün devlet içinde yapılanması ve bu kadar etkili hale gelmesinin asıl suçlusu kendileriyken, ?yanılmışız, aldatılmışız ve hatta akıl-sızmışız? gibi sözler söyleyip özür dilemekle sorumluluktan kurtulduklarını sandıklarını unutmamıştır.
Görülüyor ki; AKP ve mensuplarını hemen herkes aldatmıştır. Ancak yüce Türk milleti vatansever Türk subay ve generallerinin Balyoz ve Ergene kon adı altında hapislere atılmasını, eziyet edilmesini, TSK'nin en mahrem odalarına girilmesine göz yummalarını unutmamıştır.
Esad?la yiyip içtikleri ayrı gitmeyip, birlikte Antalya?da tatil yapıp, ortak Bakanlar Kurulu toplayıp sonra ?diktatör? diyerek düşman olduklarını ve Esad'ın birdenbire Esed olduğunu unutmamıştır.
Cumhurbaşkanının BOB Eş Başkanı olduğunu söylediğini unutmamıştır.
Cumhurbaşkanının ?Milliyetçiliği ayaklar altına aldık? dediğini unutmamıştır.
?Bana Türklükle gelmeyin? dediğini unutmamıştır.
?Ne mutlu Türk'üm diyene!? sözünü kaldırdıklarını unutmamıştır.
Andımızı kaldırdıklarını unutmamıştır.
Türk milletinin sembolü olan bozkurttan dolayı Ülkücüleri hayvan yerine koyduğunu unutmamıştır.
Yani aslında devlet yönetimindeki kendi eksikliklerini, beceriksizliklerini, parlamenter rejimin üzerine atarak hatalarını örtmek istemektedirler. Başkanlığın getireceği ise Türkiye Cumhuriyetinin tavsiyesi ile tek adamlıktan başka bir şey değildir.
"HUKUK DEVLETİ TARİHE KARIŞACAK"
Değerli Ülküdaşlarım;
Cumhurbaşkanının Anayasayı ihlal etmede ısrar etmesinin Türkiyeyi bir kaosa götüreceği açık olmakla beraber, bir referandum sürecinin ve olası başkanlığın Türkiyeyi çok daha büyük bir felakete sürükleyeceği aşikardır.
Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi, özerklik, federasyon ve parçalan manin önünü açacaktır. Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 3 buçuk milyon Suriyeliye Türk vatandaşlığı verilmesi söz konusu olabilecektir.
?Hayır? diyenlerin bir bölümü gelecek umutlarını yitireceklerdir. Terörist olmakla suçlanmanın baskısı insanları yabancılaştıracaktır. Toplumsal çatışma riski artacaktır.
Cumhurbaşkanının kontrolünde olan mahkemelere olan güven, tamamen son bulacak, hukuk devleti tarihe karışacaktır. Bu sebeple bir kez daha ?yanıldık? demelerini istemiyoruz.
Üstelik Türk milleti, Erdoğan'ın Anayasayı değiştirmek için 400 milletvekili istediği 7 Haziran seçimlerinde Başkanlık referandumunu yapmış ve Başkanlık talebini sandığa gömmüştür.
Bu arada izlenen yanlış Orta Doğu politikası sonucunda Irak?ta ve Suriye?de meydana gelen iç çatışmalar, ve PKK?nın uzantısı PYD?nin Suriye?de kurtarılmış kantonlar yoluyla Akdeniz'e çıkma tehlikesi baş göstermiş, bu durum karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri Cerablus üzerinden Suriye?ye girerek halen El Bab?ta fiilen çatışmalara dahil olmuştur.
"NİYET HAYIR! AKIBET HAYIR!"
Bunların arasında da ?evet? ve ?hayır? diyenler vardır. Herkesin bunu iyi bilmesi gerekir. Ama bunun ötesinde, Yunanistan tarafından işgal edilen 18 ada ve adacık ile Kıbrıs meselesi Türkiye'nin gündemindedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Misak-ı Milli ve Lozan konularını sık sık gündeme getirerek devletimizin kurucularına saldırmıştır. Oysa kendi hükumetleri döneminde Yunanistan'a alenen teslim edilen Türk adalarının sorumluluğunu almamaktadır.
Lozan?ın 12 ve 15. Maddesinde bahsi geçen toplam 23 ada, 30 Ekim 1918 tarihinde işgal altında olduğu için Misak-ı Milli sınırları içersin de yer almamıştır.
Halbuki Erdoğan hükumetleri dönemine Yunanistan'a itirazsız teslim edilen Türk adaları ise, hem Misak-ı Millli hem de Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerindedir. Bu adalar Anadolu Ankara sına o kadar yakındır ki; sesimizi duyurmak için bağırmak yerine fısıldamak yeterlidir.
Bugün Kıbrıs?ta Türkiye'nin garantörlüğü tartışılmaktadır. Türkiye böyle iç ve dış sorunlarla meşgulken, Anayasanın değiştirilerek Parlamenter Sistem yerine Partili Cumhurbaşkanlığı?nı getirecek bir süreç başlatılmıştır.
Gerekçe olarak da Cumhuriyet?in kuruluşundan itibaren her bir buçuk yılda bir hükumet değişikliği olduğu ve bu istikrarsızlığın giderilmesi gerektiği, Türkiye?de Başkanlık sisteminin gelişiyle terörün biteceği, halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyla, yine seçilmiş bir Başbakanın bulunmasının yönetimde meydana getirdiği kargaşaya son verileceği iddia edilmektedir.
Halbuki, bugüne kadar ki olan hükumetin uygulamaları göstermektedir ki; Parlamenter sistem ülkemiz için yalnızca yönetim biçimi değil, aynı zamanda milli güvenlik rejimidir.
Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler olarak; yemin ettik bir kere!
YILMAYACAĞIZ YIKILMAYACAĞIZ
Tanrı Dağından Hıra Dağı?na bir and içtik!
Başaracağız!
Destanları biz yazdık, Çin sarayını biz bastık!
Yılmayacağız! Yıkılmayacağız!
Kalsak da 40 çeri; teslim olmadık, olmayacağız!
Niyet hayır! Akıbet hayır!
KRAL 71 ÇETİNER KIRIKKALE