Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 7
Haziran seçimlerinden sonra ilk kez Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Bu
Erdoğan'ın 1 yıllık görev süresinde yaptığı 8. Muhtarlar Toplantısı
oldu. Erdoğan konuşmasında, "Ne diyorlardı, 'seni başkan
yaptırmayacağız?' Bu sözün aslında 'Türkiye?yi 2023 hedeflerine
ulaştırmayacağızı' ifade etiğini çok iyi biliyoruz" dedi.
Erdoğan ayrıca "Kobani düştü düşecek" sözünün saptırıldığını
söyleyerek, "Sayın Obama bu arada beni aramıştır. İki güne kalmaz
Kobani düşer. Burada sizden yardım istiyoruz, dedi. Hep "Kobani düştü
düşecek" diye cımbızlanan ifadenin gerisinde aslında bu bilgi var."
dedi.
Erdoğan konuşmasında Ermenistan'a kaçtığı iddia edilen savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'yı kast
ederek, "yaka paça getirilecekler" ifadesini kullandı.
Erdoğan konuşmasında Demir taş?ı kastederek, "Eline bir saz vermek
suretiyle bir insanı o noktaya oturtamazsınız. Böyle köşelerde şuraya burada
cici çocuk demekle kişi cici olmuyor. Biz insanın ameline fiiline
bakarız." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Cumhurbaşkanlığı külliyesi 2016 yılında tamamlanacak.
10 Ağustos'ta bir yıllık süre doldu. 1 yıl içinde 50 ilimizi ziyaret ettim. 33
ülkeye ziyaretler yaptım. Bu ziyaretlerde heyetler arası toplantılar, iş
forumları ve diğer görüşmeler vasıtasıyla ilişkileri geliştirme çabası içinde
olduk.
Bu külliyede milletin her kesiminden vatandaşlarımızla buluştuk. Sadece
muhtarlarımızla sekizinci buluşmamızı bugün gerçekleştiriyoruz.
Ülkemizi ziyaret eden liderleri burada misafir ettik.
BİZ TARAFSIZ OLMAYACAĞIZ DEDİK
Seçilirken biz tarafsız olmayacağız, daima milletimizin tarafında olacağız sözü
verdik. Hamdolsun bugüne kadar verdiğimiz sözü tutuk, tutmaya da devam
edeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı makamını vesayet bekçiliğinden milletin hizmetkârı konumuna
getirdik. Biz millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geliyoruz dedik. Ve
milletimizin hizmetkârıyız. Biz gücümüzü şu veya bu odaktan değil doğrudan milletten
alıyoruz. Sorumluluğumuz da milletimize karşıdır.
Türkiye'de siyasetin alanı ilk defa bu kadar genişledi. Devletin ve siyasetin
gündemi ilk kez millet ile bu kadar iç içe geçti. Tüm provokasyonlara rağmen
siyaset ve toplum mühendisliğininin yerini meşru siyaset yöntemleri geçti. 40
yıllık siyasi hayatım bunun mücadelesiyle geçti. Vesayetin her türünü milletin
desteğiyle birer birer aştık.
2007 yılında bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek için tevessül edilen hukuk
cinayetlerini, cumhuriyet mitinglerini hatırlayın. Darbe çığırtkanlıklarını
sizler de gayet iyi hatırlıyorsunuz.
Bakın şimdi aynı çevreler ne demeye başladılar? Millet değil tekrar parlamento
seçsin demeye başladılar. Parlamento kim? Milletin vekili? Peki halk ve millet
kim? Aslın olduğu yerde vekilin hükmü olur mu?
100'Ü AŞKIN BU ŞEBEKE MENSUPLARI YURT DIŞINA KAÇMIŞ BULUNMAKTA
Bu boş çabalar önce gezi olayları ardından da 17-25 aralık darbe girişimi ile
farklı bir çehreye büründü. Seçimler bu girişimleri akamete uğrattı. Gezi ve
17-25 Aralık sürecinde şahsımı, o zaman resmi ziyaretim sebebiyle Cezayir'e
gitmiştim, o zaman bu ihanet şebekesinin elemanları beni yurt dışına kaçmakla
itham ediyorlardı. Şimdi ne oldu? Bugün birer ikişer yurt dışına kaçtıklarını
görüyoruz. Bugün 100'e aşkın bu şebeke mensupları yurt dışına kaçmış
bulunmaktadır.
KAÇANLAR YAKA PAÇA GETİRİLECEK
Bu acımasız kararları verenler Gürcistan üzerinden Ermenistan'a kaçıyorlar.
Oradan kim bilir nereye kaçacaklar. Bunlarla ilgili kırmızı bültenler hepsi...
Şu anda Türkiye olarak bizler de iz sürüyoruz. Bunların bir kısmı
Romanya'da yakalandı. Bunlar da yaka paça yakalanarak buraya
getirilecekler ve hesabı verecekler.
TERÖR OLAYLARI
Bunlar arkalarına o silahlı güçleri almadıkları sürece parlamentodaki temsil
güçlerinin bu denli güçlü olacağına inanmıyorlar. Bunun için de belli grupları
yanlarında toplamak, bir de belli bazı köşe yazarlarını da destek kıtaları
olarak almak suretiyle ülkeyi ve milleti parçalamanın gayreti içine giriyorlar.
Düşünün ya ambulansa, itfaiye aracına, iş makinasına, vatandaşımızın ekmek
teknesine, olayla ilgisi olmayan insanların otomobillerine saldırmak alçaklığın
ta kendisi değil midir?
PARALEL YAPI İŞİ ZORLAŞTIRIYOR
Geçenlerde Tunceli-Erzincan yolunda geldi bir terörist nutuk
atıyor. O yoldaki siviller de onu alkışlıyor. Sevgili kardeşlerim bunların
hepsi kanunlarda var. Burada bütün mesele devletin kurumlarının el ele
dayanışma halinde olmasıdır. Ama bu devletin içinde dediğim gibi paralel yapı
gibi bir zalim yapının olması, çeşitli kurumların içine serpilmiş olması süreci
zorlaştırıyor. Bir taraftan bunları da aşmanın mücadelesini veriyoruz.
ELEKTRİK PARASI DA MAALESEF, ONU DA VERMİYORLAR ZATEN?
Bir taraftan bunları da aşmanın mücadelesini veriyoruz. Sokak başlarını kazıyarak, yollara mayınlı tuzak kurmak, insanları tehdit etmek, araçlarını yakmak yol yapımını baraj inşaatını engellemek? Düşünebiliyor musunuz? Bu barajlarda ne olacak? Su toplanacak, kurak araziler orada sulanacak. Hidroelektrik santralse elektrik enerjisi üretilecek. Ondan sonra da faturayı nereye kesecek, hükümete kesecek, devlete verecek. Ne diyecek, bak elektriğimizi vermiyor? Elektriği kesen sensin. Elektrik parası da maalesef, onu da vermiyorlar zaten bildiğiniz gibi.
KAÇAK KULLANIYORLAR
Allah'ın verdiği yağmurdan nasıl para alırsınız diyorlar. bunu da dindar
geçinenleri söylüyor ha. Eyvallah Allah'ın verdiği yağmur eğer bu barajlar
olmasa nereye gider? Dere olur ırmak olur denize gider. Ama bu barajların bir
maliyeti yok mu? Bunlar milyarlarca maliyeti olan barajlar. Bunların işletme
masrafları yok mu? Sana verilen suyun bedelini ödemeyecek misin? Siz değerli muhtar
kardeşlerimin görevi burada çok ağır. Siz en ücra mahallenin köyün temsilcisi
durumdasınız. Siz muhtarsınız. Siz seçilmişsiniz. Siz memur değilsiniz. Benim
indimde seçilmiş atanmıştan her zaman öndedir. Bunu böyle
bilin. Demokrasinin güzelliği buradadır. Çünkü demokrasi seçilmişlerin
atanmışlarla asla mukayese edilmeyeceği bir rejimdir. Ama bunun hakkını da
muhtarlarımızın başarılı bir şekilde vermesi gerekir. Muhtar milletin serbest
iradesini tepeye yansıtmalıdır.
KALLEŞLİKTE HİÇBİR SINIR TANIMADIKLARINI GÖSTERDİ
Son eylemler terör örgütlerinin ve onun destekçilerinin kalleşlikte hiçbir
sınır tanımadıklarını gösterdi. Çok iğrenç ve ibretlik işbirliğine şahit
oluyoruz. Paralel devlet yapılanması peşinde olan kesimin bölücü örgütle aynı
çizgide buluştuklarını görüyoruz. Aynı şekilde kendilerine aydın diyen, akademisyen diyen, gazeteci
diyen bir güruhun nasıl alenen hainlik peşinde koştuğunu da ibretle takip ediyoruz.
Bölücü örgüt ve uzantıları her türlü ihaneti yaparken, eylemlerin ve ölümlerin
faturasını şahsıma, hükümete, iktidar partisine çıkartmaya çalışanların asıl
niyetini biliyoruz. Ne diyorlardı? Seni başkan yaptırmayacağız. Bu söz aslında
Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmayacağız demek olduğunu biliyoruz. Bugün
devlet silahlarını sustursun diyenler dün de bölücü örgüte niye savaşmıyorsun
diyorlardı. Çünkü bunlar savaş istiyor, kan istiyor, can istiyor. 6-7-8 Ekim'de
benim Kürt vatandaşlarımı sokağa çağıran kimdi biliyorsunuz... Peki Kürdü Kürde
kırdıran bu adamlar değil mi? Peki bu adamlar nasıl oluyor da özgürlükçü
oluyor. Bu adamlar nasıl oluyor da insanı sevenler oluyor. Eline bir saz vermek
suretiyle bir insanı o noktaya oturtamazsınız. Böyle köşelerde şuraya burada
cici çocuk demekle kişi cici olmuyor. Biz insanın ameline fiiline bakarız.
Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da
emindir,salimdir ve güvendedir. Biz buna bakıyoruz. Bunlarda böyle bir şey var
mı? Yok. Bunlar yol kesen, haraç toplayanlar.
ARKADAN GEL KURŞUNLA..
Arkadan gel kurşunla. Uykuda kurşunla. Tek amaçları var o da Türkiye'de
istikrarın bozulması. Dikkat ediniz saldırılar ülkemizde oluyor ama terör
örgütünün güdümündeki parti çözümü nerede arıyor? Brüksel'de arıyor. Yabancı
başkentlerde arıyor. Kendi milletine bu kadar yabancılaşmış bir anlayışın
yaşanan sorunlara yerli ve makul çözüm üretmesi mümkün değil. Maharet şiddetle
sandığa gölge düşürmek değil alınan oyların hakkını vermektir. Oyu Türkiye'den
alıp çözümü dışarda aramak bir partinin kendi varlığını reddetmesidir. Sırtını
terör örgütüne dayadığını ifade eden partinin mensupları aslında siyasete
arkasını dönüyor demektir. Bu parti ve mensupları silahtaki kurşunla sandıktaki
oy arasında bir tercih yapmalıdır. Sembol olarak kullanılan Kobani ve Suruç
hadiselerinin gerisindeki gerçeği paylaşmak isterim. Türkiye Suriye'nin her
bölgesi gibi Kobani'nin de rejimin ve Daiş zulmünden kurtulması için her türlü
çabayı gösterdi.
KONUŞTUKLARIMI SAPTIRANLAR VAR
Konuştuklarımı sapıtanlar var veya saptıranlar var. Kobani'den kaçanları bir
hafta içinde ülkemizde misafir eden biz değil miyiz? Biz sınırlarımızı
kapayabilirdik. Ama kapamadık. Biz bize sığınanlara kapımızı kapamayız dedik.
Bu konuda sıfır tolerans dedik kapıları açtık. Kamplar yaptık süratle.
Kampların yetmediği yerlerde bunlar çeşitli evlerde misafir edildi. Şu anda
terör orada canlar da aldı. Özgür Suriye Ordusu'nu topraklarımız üzerinden
Kobani'ye girmesini sağladık. Kuzey Irak'tan Peşmerge'leri topraklarımızdan
alıp Kobani'ye girmelerini sağladık. Bunu yapan da biziz. Herhalde bunu PKK yapmadı. Bunu biz yaptık. Önlerini
biz açtık. Niye? Orada Kobani'de en azından kendi hemşerilerine sahip çıkma
zeminini hazırlamak ve DAİŞ ile sürdürülen mücadelede taleplerini yerine
getirdik.
KOBANİ DÜŞTÜ DÜŞECEK SÖZÜNÜN PERDE ARKASI
Sayın Obama bu arada beni aramıştır. İki güne kalmaz Kobani düşer. Burada
sizden yardım istiyoruz dedi. Ben de Sayın Obama, 200 bine yakın Kobanili bizim
ülkemizde. Şu anda orada Kobanili kalmadı. Sadece savaşçılar var. Onlar
savaşıyor. Ama şunu unutmayın sizin oraya indireceğiniz silahlar sadece PYD?
nin eline geçmeyecek aynı zamanda DAİŞ'in eline geçecek. Nitekim öyle oldu.
Bazı gerçekleri görmek lazım. Biz bölgeyi tanıyoruz. Ama dostlar maalesef bizim
bu yaklaşımlarımıza dikkat etmediler. Şu anda 80 bin civarında Kobanili tekrar
dönmüş vaziyette. Diğerleri hala Türkiye'de. Temenni ederiz ki diğerleri de bir
an önce Kobani'ye dönerler. Hep "Kobani düştü düşecek" diye cımbızlanan
ifadenin gerisinde aslında bu bilgi var. Bu ifadeyi benim arzu ettiğim şeklinde
sunanların ki terör örgütü bunu yaptı. Amacı bölge insanınız tahrik etmekti.
Türkiye Suriye ve Irak'tan gelen tüm misafirler gibi Kobani'den gelenleri de
samimiyetle bağrına basmıştır.
DAİŞ Suruç'ta eylem yapınca suçu bize atmaya giriştiler. Paralel devlet
yapılanması peşindeki örgütle bölücü örgüt mensuplarının dolaşıma soktuğu
haberler konusunda çok daha dikkatli olunmalıdır. Terbiyesizce kalkıp Suruç
katliamını MİT'e yıkmak isteyenlerin de üzerlerindeki suçu bir başkasına
devretme operasyonudur. Bunun altında bu dediğim örgütler var.
Ülke aleyhinde olan herşeye sütunlarını, manşetlerini açan medya kuruluşları
var. Bu medya kuruluşlarının ihanetlerini not ediyoruz. Bunların zamanı
geldiğinde hesabı sorulacaktır.
SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE 6 BUÇUK MİLYAR DOLAR HARCADIK
Millet olarak 1000 yıldır bu coğrafyada biz hüküm sürüyoruz. Kesintisiz bir
mücadele ile kendimize vatan yaptık. Bu süreçte Anadolu'yu eşsiz kılan bir
diğer özellik de her zaman mağdurların sığınağı olmasıdır. 1492'de İspanya'dan
kaçan Yahudiler Anadolu'ya sığınmışlardır. 1850'li yıllardan itibaren Rusların
zulmünden kaçan Kırımlı kardeşlerimiz Anadolu'ya gelmişlerdir. 93 Harbi sonrası
Balkanları boşaltan yüz binlerce kardeşimize yine Anadolu kucak açmıştır.
Bolşevik ihtilal inden kaçan Beyaz Rus'u da Anadolu kucaklamıştır. Bulgaristan
ve Yunanistan'dan gelen muhacirler de Anadolu'ya sığındı. Son olarak
Suriye'deki olaylar sebebiyle 2 milyon kadar kardeşimizi misafir ediyoruz.
Avrupa'nın tamamında sadece 200 bin Suriyeli var. Biz 2 milyon. Şu ana kadar
altı buçuk milyar dolar harcadık. Veren el, alan elden üstündür. Bu millete
ensar olmak yakışır.
"NE DİYORLARDI, SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ??
Bölücü örgüt uzantıları eylemlerin ve ölümlerin faturasını, şahsıma hükümete çıkarmaya çalışanların asıl niyetlerinin gayet iyi farkındayız. Ne diyorlardı, ?seni başkan yaptırmayacağız?? Bu sözün aslında ?Türkiye?yi 2023 hedeflerine ulaştırmamacağızı? ifade etiğini çok iyi biliyoruz. Bugün devlet silahlarını sustursun diyenler, dün de bölücü örgüte niye savaşmıyorsun diyordu. Çünkü bunlar savaş istiyor, kan istiyor, can istiyor. 6-7-8 Ekim tarihlerinde, benim Kürt kardeşlerimi sokağa çağıran kimdi biliyorsunuz değil mi? Peki 50 kişi öldü. Ölen kimdi? Benim Kürt vatandaşım. Öldüren? O da Kürt. Peki Kürdü Kürde kırdıran bu adamlar değil mi? Bu adamlar nasıl oluyor da özgürlükçü oluyor.
?ŞAHADET MAKAMI KIYAMETE DEKTİR, DEVAM EDECEKTİR?
Bunu açık net söylemek zorundayım. Bu operasyonlar devam edecektir. Tabi canımız yanıyor. Şehit ailelerimizin canları da yanıyor. Artık bu iş bitsin diyen kardeşlerimiz oluyor. Şunu bilmemiz lazım, bu iş şüphesiz ki ilk insan Kabil ve Habil? Biliyorsunuz kabil kardeşini öldürmüştür, bir süreç başlamıştır. Ama şahadet makamı kıyamete dektir, devam edecektir. Mesele nedir? Bunu minimize etmektir. İnşallah asgariye inmesi veya tamamıyla bitmesidir. Ama bakın dünyanın hemen hemen her yerinde bu tür eylemler, bu tür olaylar devam ediyor mu? Ediyor. Hele hele bu bölge özellikle seçilmiş.
Bakın bir şöyle yay var, Pakistan Afganistan İran, Irak, Suriye, Filistin mısır
Libya devam ediyoruz? Biz bu gayreti göstereceğiz. Ama biz bunların bu
saldırıları karşısında asla durmayacağız. Mücadeleyi kararlı bir şekilde
sürdüreceğiz. Mesela bazıları diyor ki, terör örgütü silahlarını sustursun.
Hayır, ne demek sustursun. Terör örgütü silahları bırakacak, gömecek,
betonlayacak. Böyle olacak. Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecekler, ya da
dediğim gibi silahlarını bırakacaklar, gömecekler. Bunların da yer tespitini
biz yapacağız. Terör örgütüyle arasına mesafe olmayı beceremeyen siyasi
parti için de aynı durum geçerlidir. Bu partinin yöneticileri siyasetin
imkânları içinde faaliyet göstermeyi başaramadıkları sürece, bizim gözümüzde
örgütün piyonu olacak kalacaklardır. Yani kimse bize yalan söylemek suretiyle,
bizim terör örgütüyle alakamız yok? Kusura bakmayın bunu kimse yutmaz.
"İNTİHAR EDECEK HALİ YOK"
Sayın
Başbakan şu anda hükümeti kurma görüşmelerini devam ettiriyor. Ama bu süreç
içerisinde, yine farklı farklı yaklaşımlar ortaya konuluyor. Ana muhalefet ile
iktidar koalisyon kursun diyenler var, ondan sonra görüşelim diyenler var.
Bunların hepsini görüyoruz. Anayasada belirtilen süreç içerisinde sayın
başbakan 45 gün içerisinde kendisinin de partisinin de inandıklarına mütenasip
olabilecek bir ortak bulabilirse, ama bir tekrar seçim ama farklı bir anlayışla
ortaklık için adım atabilir.
Ama o tabi kendi ilkeleriyle de karşı düşüncenin örtüşmesi lazım. Herhalde
örtüşmüyorsa, intihar edecek hali yoktur. Bunu bu şekilde görmek lazım.
Koalisyon hükümetinin kurulması benim temennimdir, bu süreç 45 gündür. Bu
mümkün olmadığı takdirde, ya mevcut hükümetin azınlık hükümeti olarak devam
etmek suretiyle bir erken seçime gitmesidir ki buna bir destek gerekiyor.
Parlamentodan güvenoyu alması gerekiyor.
Aksi takdirde, çünkü sunulacak olan bir kabine parlamentoda güvenoyu almayabilir. Sonra yeni görevlendirme süreci başlayacaktır. Meclis?in kalkıp bir geçici hükümeti kurma şekli var. burada da parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin güçleri oranında, geçici seçim hükümetinde temsil edilmesi gerekiyor. Bunun da çeşitli faydaları var, zararları var. Koalisyon görüşmelerinin hayırlı şekilde sonuçlanmasını diliyorum.
KAYNAK(: R) HABER KRAL71