Zeynep Gülcan


Sosyal İroni & Sosyal Sentez

Sosyal İroni & Sosyal Sentez


Türkiye, gelir adaletsizliği göstergeleri bakımından dünyanın ilk beşinde uzunca süredir. 2018 verilerine göreyse Çin ve Hindistan’ın ardından üçüncü. Toplumun en fakir %10’luk dilimi ile en zengin %10’luk dilimi arasındaki gelir farkı 15 kata yaklaşmış durumda.

Fransa İmparatorluğu dünyanın en büyük İmparatorluklarından biri. Halk ayaklanmış ekmek istiyoruz diye sokaklara dökülmüş. Kraliçe soruyor; bu ses bu çığlık, bu gürültü ne? diye; Kraliçem ''halk ekmek istiyor'' cevap: eeee "ekmek yoksa pasta yesinler" ironik ama tarihi bir gerçek.. Bu gün ki dünya düzenine temel teşkil eden fransiz ihtilalinin temelinde ekmek kavgası kendi ırkını, milletini koruma iç güdüsü. Dünya savaşları da ha keza. Bu günki orta doğudaki savaşlar da, temelde ekmek ve refah kavgası. Birileri refah ve şatafat içerisinde, birileri de açlık, yoksulluk, sefalet içinde.  "Anne cennette ekmek varmı? Varsa ölelim, cennette karnımız doyar." Diyen biçareler... Şimdi bu ne diyebilirsiniz.  Cumhuriyetimizin 100. Yılına hazırlandığımız, 2023 hedefine odaklandığımız şu günlerde; dünden bu güne, nereden nereye geldik. Birey olarak toplum olarak hiç düşünüp tefekkür edip, şapkamızı önümüze koyup bir düşünelim: Fakru zaruret içerisinde kurulan, bir hilal uğruna ne güneşler feda eden bu necip millet, gözünü, ufkunu, müreffeh milletler seviyesine, istikametine odaklanmış, bu uğurda sayu gayret içerisindeyiz. Dünyanın ilk on ekonomisine, dünyanın gelişmiş ilk 7 ülkesinden ilk on ülkesi arasında yer almak için. Kulağımıza da, gönlümüze de ne hoş geliyor, söylemi bile milli ve manevi duygularımızı coşturuyor. Milli ve yerli silahımız, tankımız, topumuz, füzemiz, uçağımız, ihalarımız, sihalarımız, onurumuz, gururumuz, biz bireyler için en büyük şeref. Bu duyguları bize yaşatanlara müteşekkiriz. Allah muvaffak eylesin, Allah onlardan razı olsun. 

TÜİK verilerine baktığımızda, banka mevduat hesaplarında milyoner sayımız katlanarak çoğalıyor, kişi başı milli gelir 10 bin dolarlar seviyesinde, müreffeh, modern, gelişmiş, çağdaş bir toplumuz. Herkes halinden memnun, tablo toz pembe. Pembe diziler, görsel, işitsel, medya şatafat içerisinde lüks yaşamlar. Tüketim üzerine kurgulanmış "ne oldum "havasında", "ne olacağım" düşüncesinden uzak, hayal ötesi gerçek yaşam.   

Ekonomik ve sosyal açıdan hiç bir sıkıntı yok, herkes halinden memnun. 
Algısal olarak, söylem olarak,  süper bir toplumuz. Gerçekmi? bunlar... 
Tekelleşmiş medya ve iletişim organlarımızdan edindiğimiz haberlerden, doğrumu? Doğru. 

Herşey zıddı ile kaimdir. Varlık yokluk, açlık tokluk, fakirlik zenginlik, refah rezalet, müreffeh müşgül vb. herşeye rağmen dünya dönüyor, hayat devam ediyor. Günler, aylar, yıllar birbirini kovalıyor. Yaşam, Allah'ın canlılara lütfu, insan ise bu lütfun yegane sebebi. Eşref-i mahluk. Herşeyi insan için, insanı da kendine kulluk için  yaratmış. İnsana manevi meziyetler vermiş. Sevgi, saygı, aşk, meşk, şevk, şefkat, merhamet vb. Allah'ın nimetleri saymakla bitmez. Sosyal bir varlık olarak, sosyal ve ekonomik olarak, sürekli etkileşim içerisinde birbirini etkiler, soylara, ırklara, milletlere ayrılır. Milletler, kendi adlarına, şan ve şereflerine yakışan devletler kurar.  Devlet ülküsü ile, birlik beraberlik içerisinde  yaşarlar.  

Türk  Milleti olarak 1920'de TBMM. yi açmışız ve 1923'te de Cumhuriyeti ilan ederek devlet olmuşuz. Kuranlardan, bize miras bırakanlardan Allah razı olsun. Mekanları cennet olsun. Kurucu liderimiz Atatürk gençliğe hitap ederken; birinci vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini ilelebet korumakdır, bu uğurda muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."  diyerek gücümüzü özümüzden aldığımızı ilham etmiş. Büyük bir deha, çok şanslıyız. 2000'li yıllara kadar birçok badireler geçirdik, darbeler, muhturalar, ekonomik ve sosyal krizler geçirdik. 28 Şubat garabeti gibi, ve en son da 15 Temmuz hain FETÖ'nün darbe girişimi. Bütün bunlara rağmen dimdik ayaktayız, özümüz sağlam, asil kanımız berrak. Allah birliğimizi, dirliğimizi bozmasın, devletimiz baki kalsın ilelebet.   

Esas mesele, sosyal ağlarla, sosyal toplumu, sosyal patlamalara sebebiyet vermeden demokrasi ile, özgürlüklerle, başkalarına saygı, sevgi, hoşgörü ile, ötekileştirmeden, insanca  yaşam alanları tesis ederek, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde, benim özgürlüğümün sınırlandığı anlayışı ile herşeyin üstesinden gelmeyi bilmeliyiz, geliyoruz da. Hiç kimse "layüsel" değil. İnsan beşerdir, hata eder. Birilerine uluhiyyet yükleyerek, maneviyat katarak, bir yere varamayız, yerimizde sayarız. Müreffeh milletler hayallerde kalır. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demesini bilmeliyiz. Hepimiz bu geminin yolcularıyız. Kaptanımıza da Allah güç kuvvet versin, basiret versin, doğru kararlarla muassır hedeflere ulaşalım.

Gercekleri de konuşalım, kimse üzerine alınmasın. Çok büyük badireler geçirdik. Ekonomik ve sosyal  alanda, dini uhrevi yaşamda neler neler. İnişler çıkışlar. Hepsi milletimize özgü özel şeyler. 2000'li yıllara kadar. Seksen yıllık tarihimizde zenginler vardı, fakir, yoksullar da vardı. Yaşadığımız sosyal sıkıntıların temelinde de ekonomik sebebler, kandırılan gençler ideolojilere kurban edilmiş vesselam. Yaşanmış, bilinen geçmişimiz inkar edilemez. Ama şu bir gerçek ki, devlet güçlendikçe, halk zenginleştikçe, milli gelir artıkça, fakirler, yoksullar azalır, aradaki uçurumlar azalırdı. Refah az yada çok halk katmanlarında paylaşılırdı. Devletin fabrikaları, devletin işçileri, devletin memurları vardı. Köylerden şehirlere göç olur fabrikalarda işçi olarak kadınlı erkekli çalışılır, sivil toplum kuruluşu olarak sendikalar, işçiler adına pazarlık eder, refah dağılımından hisse alırdı. Hiçbir lider çıkıp da, biz iktidara geleli grev olmuyor diye öğünmezdi. Olsa da işçimize daha çok verebilsek derlerdi. Nezaket gösterirlerdi. Bir sevgi bağı olurdu ama kutsiyet atfedilmezdi.  Zaman zaman devlet kuruluşları satılır, kimse çıkıp felancanın çakılı çivisi yok bu ülkede diye miting meydanlarında halka seslenmezdi. Enkaz aldık, imar ettik derlerdi. Devletin kaderi bize bağlı, biz gidersek devlet gider demezlerdi. Muhalefeti topyekun terörist ilan etmezlerdi. Sonra da çıkıp Türkiye İttifakı demezlerdi. 70 milyon dolarlık özelleştirme yapıp, kimseye hesap vermeyiz diyemezlerdi. Bütün buna benzer binlerce söylem, hiciv saymakla bitmez. Bunun da halk nazarında artısı eksisi olacak, sosyal siyasal yansıması olacak, ki oluyor da.

Son 15 yılda zengin milyoner çoğaldı. Fakirlik, yoksulluk da çoğaldı. Medya tekelleşti, herşey tek elden servis edildi. Pembe diziler tv kanallarında rekor kırdı. Yoksulllarla, zenginler arasında uçurumlar oluştu. Fakir, yoksul insanlar asgari ücret sarmalında, açlık sınırında  boğuşurken. İş bulduğu için haline şükreden, iş bulamayan da hayaller kurarak umutla beklerken. Aileler, anneler, babalar da evini geçindirmek için sosyal yardım kuruluşlarından yardım talep edip, evde çorbayı kaynatıp, sofrayı kurmak ve dik durmak için fedakarlık üstüne fedakarlık, mağdur ama masum mağrur duruşlarla nereye kadar. 

Devleti küçültüyoruz diye satıp, yerine yenisini koyamayan, koymadığı gibi kendi çevresini ihya etmek için taşeron işçi firmaları kurarak, birilerini milyoner ederken, milyonları yoksulluğa mahkum eden Türk tipi başkanlık.

Halk ile yönetenler arasındaki uçurum ulaşılmazlık. Açtan, yoksuldan habersiz. Ekmek yoksa pasta yesinler edası ile. Halktan bi haber idareciler. Bütün dertleri seçim kazanmaya odaklı, sistematik sömürü düzeni. 

Bütün bunlar yasanırken pembe dizilerle avutulan nesil tüketime özendirilen gençlik. Ve benim o zengin burjuva çocuklarından neyim eksik, benim de olsun hevesi. Kazanmadan kazanamayacağı paraları kredi adı altında bankalardan çekip lüks ve şatafat uğruna çılgınca tüketim ve kaçınılmaz son, borçlar, hacizler, icralar ve sosyal patlamanın eşiğinde bir toplum. 

Allah milletimize sabır versin, güç versin, ekonomik kazanımlar nasip etsin, herkes iş güç sahibi olsun, ümitsiz olmasın gençlerimiz. Bir milletin geleceği çocuklar ve gençler. Çocuklar sevgi ile yetiştiği yuvalarda, Gençler de kendi geleceğinden emin ümitvar yarınlar ile bu toplum, bu millet herşeyin üstesinden gelir. 
Necip bir milletiz. Ümitsizlik yok. Yarınlar Türkün, Türk Milletinindir, asrımız Türk asrı olacak. Damarlarımızdaki asil kanda herşey mevcut.  

Saygılar benim ülkemin güzel insanları 

Zeynep Gülc??n Durmuş 
Sosyolog Aile Danışmanı
Gd9394479@gmail.com